(Muhtar Mehmet Keskine)
Yaz geliyor.
Köy mevsimi Mehmet abi
Geleceğiz nasipse!
Sen yoksun.
Gittin !
Bir gün de bizim gideceğimiz gibi.
Fatiha okuyacağız
Başında diye!
Bir toprak yığınına.
Geliyoruz ama sen yoksun
Bir gün
Bizim de olmayacağımız gibi!
06. 07.
Sen güzelsin.
Sade yüzünde değil,
Kalbinde de görebiliyorum
Güzelliklerini.
Ben senin sende olanını değil,
Bende bıraktıklarını da seviyorum.
06. 07. 2013
O minnacık!
Minnacık ama
Koca bir yürek.
Sanki yürekleri toplamış
Yüreğine!
Doluyor, doluyor
Ama taşmıyor!
O minnacık bir dev,
Minnacık bir insan
O minnacık bir sır.
06. 07. 2013
Haklıdır.
O hep haklıdır.
Haklı değildir ama
Gene de haklıdır.
Haksızlığa tahammül
Edemediğini söylese de
Herkesin karşısında
Hep o haklıdır.
Haklı olsa da haklıdır,
Haksız olsa da!
Ama olmaz ki
Hep keser hep keser,
Biraz da hızar ol
Be birader.
Kime ne söyleyeyım,nasıl kızayım?
Ben imza attım,ben ikna ettim.
Herkes koştu bir ikbale…
Tenezzül etmedik vallahi;
Ne bir şeye,ne başka yere.
çıkmayan can dedik,umut dedik…
Bekledik.
Kime ne söyleyeyim,nasıl kızayım?
Bir avuçta olsa da sevenimiz
Bıraktık onları partisiz.
Vıjdanım rahat,gölnüm
Sevginizi siz bilirsiniz.Onun dışardan görünüşü yanıltıcı olabilir.Sevgi mutlaka riyasız olmalıdır.Duru olmalıdır.çünkü sevgi belki de hayatta her şeyin temelidir.
Sevgi toprağın derinliklerinden kaynayıp gelen su gibidir.Onun menbaını tam olarak bilemezsiniz ve de bulamazsınız. Kısacası sevmek gönül işidir.Gönülde ise
Matematiğe en uzak
Küçüktün küçüğüm
Hatırlıyorum!
ürkekliğini hep
Küçüklüğüne vermiştim; bilememişim.
Acı patlıcanmışsın
Kırağının kıyamadığı!
Hala küçüksün küçüğüm;görüyorum.
Nen varsa,
Ne biriktirebilmişsen hayata dair
Hep başkalarına verip;büyütmüşsün.
Sen hala küçüksün küçüğüm.
Yüreğinde sevgi,avuçlarında ışık
Ufka bakabiliyorsun başın dik.
Sen hala küçüksün küçüğüm.
06.
Boğazda fark edilir farkedilmez şekilde akan
deniz suyu,renkten renge geçerken görebilene
bir renk şöleni sunuyordu. Güneşin gah özgürce,
gah bulutlar arasından sıvışarak boğazda ki
lacivertliğin üstüne düşmesi lacivertle laciverdin,
suyla ışığın dansını doyumsuz ve sonsuz bir valsa
çeviriyordu.
Ne laciverdi