DENİZLERİ KORUMAK ÜZERİMİZE FARZDIR
Yiyip içtiklerimiz, solduğumuz hava, gördüğümüz manzaralar, güneşlendiğimiz ışınlar özetle tabiattan aldıklarımız; artık eski tadında değiller.
Sayısız balık türleri ve deniz canlıları kayboluyorlar. Birçok hayvan türünün neslinin tükendiğini biliyoruz. Ozon tabakasının delinmesi, sağlık ve şifa kaynağı olan güneş ışınlarının tehlikeye dönüşmesine neden oluyor. Soluduğumuz hava özellikle kentlerde eski hava değildir. Akarsuların ve yer altı sularının kirlenmesi dünyamızı çok uzak olamayan tarihlerde susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya bırakacaktır. Orman ve ağaç katliamlarına; bir türlü önlenemeyen toprak erozyonu da eklenince dünyamız ve ülkemiz tabiat ananın hışmıyla sık sık karşılaşmaktadır.
Tabiatın dengesi sanayii devrimiyle bozulmaya başladı. İnsanoğlu iş-aş tercihini bütün seçeneklerin önüne koydu. Plansız sanayileşme hiç düşünülmeden, çevre açısından en hassas bölgelere yerleşti. İnsanlar deniz kıyıları, nehir kenarı, vadiler ve ormanlara yakın yerlerde yerleşmişler. Sanayii, insanla fabrikayı iç içe yaşatmak gibi bedeli çok ağır olan bir yere taşımıştır. Yakın tarihlerde gelişmiş ülkelerin, geri kalmış ülkeleri bir çöplük gibi kullanma istekleri bir insanlık suçudur. Nükleer atıklar, radyoaktif tehlikeler v.s. gelişen teknolojinin, bilinçsizce kullanılarak insanoğlunun başına açtığı belaların korkunçluğunu göstermektedir.
Son yılların yükselen değerlerinin en başında çevre ve çevrecilik gelmektedir. İnsanoğlu kendi elleriyle komaya soktuğu dünyasını kurtarmaya çalışmaktadır. çevreye karşı gerek bireysel gerekse kurumsal olarak gösterilen bütün hassasiyet ve çalışmaları şükranla karşılamaktayız.
İddia ediyor ve biliyorum ki yüce dinimizin Kur’an-ı Kerim’de emrettiği görüşlerin bilincinde olunulabilseydi, dünyamız ilk gün ki gibi bakir kalırdı. İnsanlığın ve Müslümanların anlayamadığı veya anlamak istemediği bütün güzellikler gibi çevrede yüce kitabımızda bir çok kere zikredilerek önemi vurgulanmıştır. üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde, elhamdülillah Müslüman’ız diyen yaklaşık yetmiş milyon insanın yaşadığını biliyoruz. İnanıyorum ki Müslüman-Türk milleti Kur’anı- Kerim’in denizlere gösterdiği hassasiyeti bilse veya ona öğretilse bırakın kanalizasyonları denize bağlamayı, oraya bir çöp dahi atmazdı.
Bu makalemde, ilahiyatçı olamama rağmen tespit edebildiğim kadarıyla denizlerle ilgili ayetler konusunda ki hassasiyete dikkat çekmek istiyorum. Denizcilik ve balıkçılık konusunda toplam kırk yedi ayet tespit edebildim. Bazı ayetlerin anlamları şöyle (Kur’an-ı Kerim ve Türkçe anlamı. Diyanet işleri başkanlığı yayınları)
Bakara Süresi 164. ayet: Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbirini peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah’ın gökten indirip de ölü haldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her türlü canlıyı yaymasında, rüzgarları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen kimseler için deliller vardır. Düşünen kimseler için deliller vardır düşünebilmek için bilmek lazım. Müslüman bilebilse düşünecek. Düşününce, sadece yukarıdaki ayeti bilse bile denize bir çöp atabilirmiydi?
Nahl Suresi 014. ayet: Taze et (balık) yemeniz, takındığınız süsleri edinmeniz ve Allah’ın bol nimetlerinden faydalanmanız için denizdeki gemilerin onu yara yara gittiğini görürsün. Boyun eğdiren de O’dur. Artık belki şükredersiniz.
Isra Suresi 066. ayet: Rabbiniz, bol nimetlerden elde edesiniz diye denizde gemileri sizin için yürütür. O size merhamet eder.
Lokman Suresi 031. ayet: Gemilerin denizde Allah’ın lütfuyla yürüdüğünü görmezmisiniz? Allah böylece size varlığının delillerini gösterir. Bunlarda pek sabırlı ve çok şükreden kimselerin hepsine ders vardır.
Canabı Allah’ın varlığının delili olarak gösterdiği denizleri, bir Müslüman nasıl kirletebilir?
Fatır Suresi 012. Ayet: İki deniz bir değildir. Birinin suyu tatlı kolay içimlidir; diğeri tuzlu ve acıdır.Her birinden taze balık eti yersiniz; takındığınız süsler çıkarırsınız; Allah’ın lütfuyla rızık aramanız için gemilerin onu yararak gittiğini görürsün. Belki artık şükredersiniz.
Bu ayetin manasının şuuruna varabilmiş bir insanın denizlere gözü gibi bakması gerekmezmi?
Casiye Suresi 012. ayet: Emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri, lütfedip verdiği rızkı aramanız için, denizi buyruğunuz altına veren Allah’tır. Belki artık şükredersiniz.
Denizleri buyruğumuz altına veren Allah şükretmemizi emrediyor. Denizleri mahvetmemizi değil.
Lokman Suresi 027. ayet: Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem olsa, denizler mürekkep olsa ve yedi misli deniz de yedekte bulunup yazılsa yinede Allah’ın sözleri bitmezdi. Doğrusu Allah güçlüdür hakim’dir.
Kur’an-ı Kerim’de denizle ilgili birkaç ayetin anlamını verdim. Aşağıdaki ilk rakam sure ikinci rakam da ayet numarası olmak üzere denizle ilgili ayetlerin dökümü şöyledir.
002/164, 006/063, 006/097, 010/022, 011/042, 016/014, 017/066, 017/067, 021/082, 023/022, 027/063, 029/065, 030/046, 031/031, 035/011, 035/012, 036/041, 040/080, 042/032, 042/033, 043/012, 043/013, 045/012, 051/003, 055/024, 025/053, 027/061, 055/019, 026/063, 022/066, 007/138, 020/077, 026/078, 081/006, 006/059, 007/064, 007/136, 026/064, 0026/063, 0026/065, 026/066, 025/053, 0055/020, 016/014, 055/022, 018/109, 031/027
Görüldüğü gibi Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’inde denizlerle ilgili birçok ayetle Müslümanlara denizlerin önemini göstermektedir. Yaklaşık bin dört yüz yıldan bu yana yüce kitabımız ortadadır. çevre sorunları ise son elli yılda ortaya çıkmaya başlamış. Son yirmi beş yılda ise tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Hemen hemen her konuda yüce kitabımızın esasını göz ardı ederek (veya ettirilerek) yaşadığımız sorunları çevre konusunda da yaşamaktayız.
Eğer Müslümanlar, Cenabı Allah’ın denizlere verdiği önemi bilebilselerdi, yani Kur’an-ı Kerim’i anlayabilseler denizleri hiç kirletebilirlermi? Bana göre denizlerin korunması üzerimize farzdır.
06. 07. 2013